17 Mart 2020 Salı

Yolum Seninle- Moğollar

Bakmayın manzarımın sisine dumanına mevsimi kıştır yolumun, bilirim ki baharı gelinciklerle saracak beni.

Manzarayı beğenmeyip yolunu değiştirir mi hiç hakkıyla sevmeyi bilen.
Acılara da gülümseyebilmektir kulun sadakati ,Maşuk un aşığa bıraktığı bir sızıdır o kendini hatırlatmak adına...

Tevafukların en güzelidir yolunda yoldaşını bulmak hemhâl olmak...
" Fakat eğer korkularınızda sadece aşkın huzurunu ve hazzını aramaksa muradınız...O zaman çıplaklığınızı örtüp aşkın harman yerinden çıkın daha iyi. Girin güleceğiniz ama doyasıya gülemeyeceğiniz, ağlayacağınız ama bütün gözyaşlarınızı dökemeyeceğiniz o mevsimsiz dünyaya..." diyor Halil Cibran aşka dair.

Sevmek bir fiildir ,eylemdir tek başına bir cümle ve devrimdir. Dönüp dolaşıp birbirimize çarpacağımız şu âlemde nasıl yaşanmaz hâle getirebiliyoruz, sonsuzluğun yolcuları olarak vedâlı bir yaşamı almıyor içim...

Yaratmaya ve yaşatmaya dair zerre kadar ilmimiz ve kudretimiz yok iken öldürmeye ne kadar cüretkar yeltenebiliyoruz.

Ve beslemek gibi bir yeteneği hiç keşfedememek Kutsal eli olarak. Bir çiçeği bir hayvanı bir bebeği beslercesine beslemek gönülleri... Bunu bilememek nasıl da ölü yaşamların izleri.

En zor anımda ve belki de sonumda dahi benden sevgiyi hiç azaltmayan , merhametin Rabbi ne şükürler olsun...

7 Temmuz 2016 Perşembe

SANKİLERDE TUTSAK KALDIK

                               
          Sanki 13 yıl geçmemiş,sanki kendini asmamış,sanki esmer ayakları yerden kesilmemişcesine,çıkıp gelecek gibi telaşlı telaşlı...
          Sanki terörün aldığı canlara bir yenisi gerekiyor gibi,kendini kurşun seslerinin ortasında bulmamış gibi,saldırıya uğramamış gibi,can çekişmemiş gibi bir sokaktan karşımıza çıkacak gibi o hep gülen yüzüyle...
          Sanki oğlu ile bindiği otobüsten bu gün inecek gibi,sanki kucak kucağa yatarken o küçücük meleği ile birden enkaza dönmemişler,camlar canlarını acıtmamış gibi,inecekler sarılacaklar ''özledim seni çok''diyecek işveli gülüşüyle...
          Sanki denizden çıkıverecek,''ne çabuk geçiyor bu vakit'' diyecek,hiç boğulmamış gibi,su gibi akarcasına bugüne...
          Sanki çıktığı yaylada ıslanmamış yağmurda,''kurtarın beni ''dememiş gibi,iplemez gülüşüyle ''var mı bir isteğin?'' diyecek gibi...
          Sanki gidenler gelecek gibi,
          Sanki savaşlar bitecek gibi,
          Sanki hiç yetim kalmayacak gibi,
          Sanki yüreğime düşen,kaderime işlenecek nakış gibi,
          Sanki acılarımız bitecek,
          Sanki dostlar dostluğun hakkını verecek,
          Sanki adalet hemen yerini bulacak,
          Sanki her mevsim tadında kalacak,
          Sanki kötüler pişman olacak gibi,
          Sanki ölmeyecekmiş gibi yaşayanlara, öleceğimizi hatırlatmayacağız gibi
          Öyle bir bayram,sankilerin içinde kalıp ağrıyan yanlarımızı uyutur gibi...

29 Haziran 2016 Çarşamba

SoN Bulmayan Acı ''ATATÜRK''

                                                                                                                                                                                                                                                          Ölüm kaçınılmaz ve acılı iken,ne için öldüğünü bile bilmeyecekler.Hangi amaç,hangi zihniyet masum insanların canına kıymaya bahane?Katillerin hepsi suçlu hem fikiriz bütün halklar.Hırsızın hiç mi suçu yok?Diye soruyor insan...Biz hangi ara bu hale geldik?İşte orada görüyoruz ruhumuzu kaybettiğimiz o ara, yitirdiklerimiz ile biriktirdiğimiz öfkeleri...
              Yıllardır aynı senaryolar,aynı tablo,isimler değişti makamlar değişti! Can verenler değişmedi! Hepsi bizim yüzümüzden öldü...Dünya siyasetine maneviyatımızı değiştik.Bana dokunmayan yılan bin yaşasın diye diye her yanımızı yılanlarla doldurduk.Para kazananlar daha çok kazansın üzerine kurulmuş bu sistemde şikayetçi olmaya bile üşendik.Yollar istedik,şık yerler,maaş olsun yeter denilecek işler,kolay çıkan krediler,robot gibi yaşamlar ama bol keseden harcamalar.Huzur istemedik hiç,herkesin işine gelen birileri oldu.Herkesin görüşüne saygı duyduğu ve taraf olduğu birileri.Çok normal olması gerektiği gibi,saygım sonsuz.Ama sırf ağzına bir parça bal çalındı diye Ahmet'leri Mehmet'leri yere göğe sığdıramadığımız için bu hale geldik.Yanlışa yanlış demeye diller varmadı.Dürüstlüğümüzü kaybettik ekmeğimizi kaybetmek korkusuyla.
             Onca insan kaybettik,masum çocuklar.Bana dokunmayan yılan yaşadı da yaşadı işte...
              Artık son dakika haberleri her dakika yayına girer oldu.
Ve hala birileri birilerini suçlamak derdine düşmüş.Suçlu bizleriz
manevi birliğimizi üç beş siyasete değişmelerine izin verdik.Ve oturup izledik hala da izliyoruz.Dur demedik haksızlıklara.Kardeş birliği yapacağımıza taraf olduk.KANAYAN YARALARIMIZ KAPANMAYA FIRSAT BULAMADAN YENİ YARALARLA KAN KAYBEDİYORUZ.VE HEP MASUM İNSANLAR ÖLÜYOR!
              Acıların fotoğrafları çekiliyor her gün...Hayat devam ediyor...Ama hayatta kalabilen için...

27 Haziran 2016 Pazartesi

ZAMANLAMADAN

                      Herşeyin bir sırasını beklerken ben...Nice vakit geçirmisim koşarcasına,bu gün oturup bir nefes alıp bakışım donuklaşınca fark
ettim. Hep bir bahanem oldu yaşamak için,ölüme bahane gerekmeyeceği düşüncesi ile.Kendimden feda ettiklerim ile bugün veda ettiklerimin toplamıyım sonuç itibari ile.Hayatın içinde sürekli program yaparak,her şeyi mevcut sistemin bir parçası haline getirir iken ne kadar eksiliyoruz kendimizden.Bir beden de can bulmak.Sonra bir başka bedende bir olmak.Sonra kendi bedeninden bir parça ile çoğalmak.Madde ağırlığınca ruhunu kaybedenler.Sonra zamansız bir zamanın içinde eksilen benliğime bir ben katmak bütün anladığım.
                 Ölüm denen bir gerçeğin içinde ölümsüzce katışabilmek,bana göre kalp ile düşünme gücünü fark edince başlıyor. Katıştığım tüm gerçeklerim şimdi hayalimde canlanıyor.Ruhum bedenimi hiçe sayıyor.İnsanların arasında koyulaşmış düşünceler ile ne kadar vakit yalnız kaldınız?Merakımdan değil,umursadığımdan...
                Tüm zamanın efendisi misiniz?Yoksa sadece zamanın içinde öylesine geçip giden mi? Zamanı değerlendirenlerden mi ,zamanın yenilediklerinden mi? Ne kadar plan yaparsak yapalım,biz zamanın içinden giderken azığımızı hem toplayan hem tüketen can parçalarıyız.Her yok oluş bize zamansız gelir oysa...Zamansız zamanlarda tam da biz olmuştuk. Farkına varmasak da...
 
JEST in GÜNLÜĞÜ Blogger Template by Ipietoon Blogger Template